Kisthidatik ülkemizde, özellikle hayvanlarda çok yaygın olması nedeniyle, önemli halk sağlığı sorunlarına neden olan ve ciddi ekonomik kayıplara yol açan hayvansal karakterli bir hastalıktır.
İçindekiler
Akciğer Kisthidatiği
Halk arasında kist hastalığı olarak bilinen bu hastalığın etkeni, Echinococcus granulosus adı verilen bir parazittir. Bu parazitin esas kaynağı köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanlardır. Ancak, sıklıkla köpeklerdir. Parazit köpeklerin ince barsaklarında yaşar. Hastalık köpek dışkısı ile atılan yumurtalar ile insana bulaşır. Köpek dışkısı ile atılan yumurtalar çok dayanıklıdır, toprakta ve soğukta bir yıl kadar canlı kalabilirler. Dışkıyla atılan yumurtalar hayvanların ayakları, arazi eğimi, rüzgar ve yağmurla yayılırlar. İnsanlar bu yumurtaları çiğ tüketilen ve iyi yıkanmamış meyve ve sebzelerden, kirli içme sularından alırlar. İnsandan başka koyun, keçi, sığır ve manda gibi otla beslenen hayvanlar da yumurtaları alarak hastalanırlar. Alınan bu yumurtalar, barsaklarda açılarak barsak duvarını geçer, kan ve lenf yoluyla öncelik sırasıyla karaciğer, akciğer ve diğer organlara yerleşerek kist formunda yaşamlarını sürdürürler. Hastalığın başlarında kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar boyunca belirtisiz seyredebilir. Fakat kist büyüdükçe, bulunduğu bölgeye ve oluşturduğu basıya göre belirtiler ortaya çıkar.
Yerleşim Yerleri
Karaciğer %60-70, Akciğer %20-25, Kas %5, Kemik %3, Böbrek %2, kalp, dalak, pankreas %1. Tek organ tutulumu; %85-90. Tek kist görülme oranı; %70. Çocuklarda AC yerleşimi fazladır.
Akciğere Ulaşma Yolları
Sindirim sistemi yolu:
Hematojen
Lenfatik
Solunum yolu
Lokalizasyonu
Akciğerde en sık sağda ve alt lobdadır. Bunun nedeni sağ akciğer alt lobun diğer akciğer alanlarına göre kan akımının fazla olması. Akciğer kisthidatikli olguların %20-40 da aynı zamanda karaciğer tutulumu da vardır.
Klinik
Çoğunlukla asemptomatiktir. Şikayetler genellikle lokalizasyona ve büyüklüğüne bağlıdır. Belirti ve bulgular; kistin bası etkisi, rüptürü, enfekte olması, allerjik reaksiyonlara bağlı olarak değişir.
- Basıya bağlı: Öksürük, göğüs ağrısı, dispne, hemoptizi (kan tükürme).
- Rüptüre bağlı (kistin patlaması): Berrak sıvı veya soğan zarına benzer materyalin ağızdan gelmesi. Anaflaksi nadir ama ciddi komplikasyondur, bronkospazm, deride döküntü, ürtiker, ödem, taşikardi, aritmi.
- Enfeksiyon ve sekonder apseye bağlı: Ateş, öksürük, balgam çıkarma.
- Plevral komplikasyonlara bağlı: Hidropnömotoraks, ampiyem.
Serolojik Tanı Yöntemleri
Sınırlı değere sahiptirler, Casoni cilt testi ve Weinberg kompleman birleşmesi testi, indirekt hemaglütinasyon testi (sensivitesi %66-100), Ig G ELISA (duyarlılığı en yüksek test), latex aglütinasyon ve immun elektroforez.
Radyolojik Görüntüleme
Sağlam kisthidatik, basit veya tipik kist olarak isimlendirilir. Rüptüre olmuş kisthidatik ise enfeksiyon olsun veya olmasın, komplike veya atipik kist olarak isimlendirilir.
- Akciğer grafisi: Değişen boyutlarda, keskin sınırlı, homojen, yuvarlak veya oval kitleler (escudero nemerow belirtisi) şeklindedir. Kalsifikasyon genellikle (%0.7) bulunmaz. Kistin büyümesi ile plevral reaksiyon, atelektazi, lezyon konturunda belirsizlik oluşabilir.
- Bilgisayarlı tomografi: Kist-solid lezyon ayırımında önemlidir. Perfore olmamış kistin düzgün duvar yapısı vardır. Lümende su dansitesinde homojen içerik bulunur. Rüptüre kisthidatikde yoğunluk artar (yumuşak doku dansitesi).
Resim 1: Akciğer kisthidatikli bir hastanın akciğer grafisi ve BT görüntüsü.
Enfekte Kisthidatikler
Akciğer apseleri gibi kalın ve opaklaşan bir duvar yapısı, hava-sıvı seviyesi, etraflarında pnömonik konsolidasyon gösterebilir. Solid görünümleri ile BT’de malign tümörle karışabilir.
Tedavi
Akciğer kisthidatiklerinin tedavisi tespit edildiği anda öncelikle cerrahidir.
Medikal tedavi: Boyutları 2 cm’den küçük olan kistlerde, multiple bilateral kistli hastalarda, inoperabl hastalarda, operasyonu kabul etmeyenlerde, intraoperatif yayılım şüphesi olanlarda, preoperatif rüptüre olmuşlarda ve ameliyat sonrası dönemde medikal tedavi verilir. Bu amaçla 10-15 mg/kg albendazol, 40-50 mg/kg mebendazol verilebilir. Preoperatif medikal tedavi alan hastalarda kist perfore olmakta ve perforasyona ait komplikasyonlar gelişebilmektedir. Akciğerde kalan membran ve kist boşluğunun bronşial ilişkisi tekrarlayan enfeksiyonlara neden olabilmektedir.
Perkutan iğne ile tedavi (PAİR, Puncture aspiration injection reaspiration): Karaciğer kisthidatiklerinde kullanılabilmesine karşın akciğer hidatik kistlerinin tedavisinde kesinlikle önerilmemektedir.
Cerrahi tedavi: Amaç: perikistik kavitenin açılarak endokistin dışarı çıkartılması bronşiyal bağlantıların kapatılmasıdır. Cerrahi yaklaşım genellikle posterolateral torakotomi ile yapılır.
Parankim koruyucu yöntemler
Kistotomi, kapitonaj, enükleasyon, perikistektomi.
- Kistotomi-kapitonaj: İlgili lob, kisti patlatmadan serbestleştirilir. Kist etrafına hipertonik salin (%3-10 NaCl) emdirilmiş gaz ve kompresler yerleştirilir. Kaya suyu, kist iğnesi ile aspire edilir. Aynı bölgeden küçük bir pnömotomi yapılır. Endokist çıkarılır (kistotomi). Kist çevresindeki parankimin harap olmuş kısımları çıkarılabilir. Açık bronş ağızları suture edilir, izotonik ile kontrol edilir. Kavite duvarları karşılıklı yaklaştırılarak kapatılır (kapitonaj). Dezavantajları: suturlerin normal akciğer dokusundan da geçerek akciğer genişlemesini engelleyebilmesi, geçilen vaskuler yapılar nedeni ile oluşabilecek hemoraji, kavite içinde çok sayıda sutur materyalinin (yabancı cisim) bulunmasıdır.
- Enükleasyon: Perikistik membran açılarak parankim içinde oluşan kaviteden kistin patlatılmadan doğurtulmasıdır. Kolay ulaşılabilen, küçük çapta, rüptür riski düşük kistlerde tercih edilir.
- Perikistektomi: Membranla birlikte perikistik dokunun çıkarılmasıdır. Ciddi hemoroji ve bronş ağızlarının açık kalma ve hava kaçağı riski nedeni ile günümüzde tercih edilmemektedir.
Akciğer Kisthidatiklerinde Rezeksiyon:
Komplike kisthidatiklerde daha sıklıkla kullanılmakta (%3).
Kisthidatik Hastalığından Korunma Yolları
- Eğitim ve denetim: Hayvanların denetimden uzak, gelişigüzel yerlerde kesilmemesi, kesilen ya da ölen hayvanlara ait kistli organların kontrolu yapılmalıdır.
- Köpeklerin kontrolü: biyolojik çemberin en önemli etkeni, başıboş köpek kontrolü, yakın temastan kaçınılmalı.
- Aşılama: EG95 aşısı koyun ve keçilerde %95 koruyucudur.